Bir kâfir, şu üç sebeple, Allah’ın lütfu, kendi araştırması ve birinin duasını almakla Müslüman olur.
1- Allah’ın lütfu ile:
Allahü teâlâ, bir kimsenin hidayetini, yani Müslüman olmasını dilemişse, o kimse, severek Müslüman olur. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah, kimi doğru yola iletmek isterse, onun kalbini İslam’a açar.) [Enam 125]
(Allah, dilediğini hidayete kavuşturur, dilediğini dalalette bırakır.) [İbrahim 4]
2- Kendi araştırması ile:
Bu yolla Müslüman olmuş çok kimse vardır. Hakkı, doğruyu bulmak gayreti ile, bütün dinleri inceler. İslamiyet’in güzelliğine hayran olup Müslüman olur. Allahü teâlâ, İslamiyet’i doğru olarak öğrenmek isteyene, bunu nasip edeceğini vaat buyurmuştur. Kuran-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Doğru yolu arayanları, saadete ulaştıran yollara kavuştururuz.) [Ankebut 69]
(Allah, kendine kavuşmak isteyenlere, kavuşturan yolu gösterir.) [Şura 13]
Doğru yolu aramayıp, nefslerine uyarak iman etmeyenleri, azıp can yakanları, Cehennemde sonsuz olarak yakacağını haber veriyor. İslamiyet’i işitmeyen çok kimse vardır ki, akl-ı selimleri olduğu için, bozulmuş, uydurulmuş dinlerin adamlarına aldanmamışlar, astronomide ve fen bilgilerinde ve bilhassa tıb ilminde gördükleri nizamlı olayların birbirlerine bağlantılarını düşünerek, yaratılışın sırlarını, bu hesaplı düzenin gerçeğini anlamak istemişlerdir. Fransız Kaptan Kusto bunlardan birisidir.
Allahü teâlânın, Ankebut suresinde vaat ettiği üzere, bunları iman etmeye sebep olan rehberlere, kitaplara kavuşturacağı, Ruhul-beyan tefsirinde de yazılıdır. Böyle mesut kimse anlar ki, her şeyi yaratan, bir Allah vardır. O, her şeyi görür, bilir, işitir. Her şeye gücü yeter. Gücü, kuvveti sonsuzdur. Her şeyi, zamanı gelince yok etmektedir. İnsanları tekrar dirilteceğini, hesaba çekeceğini, iman etmiş olanlara Cennette sonsuz nimetler vereceğini, imanı olmayanları, kâfirleri Cehennemde sonsuz yakacağını bildiriyor. Onun emirlerine uymaktan başka kurtuluş yolu yoktur.
3- Birisinin duasına kavuşmakla:
Birisinin duası ile Müslüman olmuş çok kimse vardır. Hazret-i Ömer bunlardan biridir. Hazret-i Hamza, imana gelince, Müslümanlar çok kuvvetlendi. Bu iş, kâfirlere güç geldi. Ebu Cehil, (Onu öldürmekten başka çare yok) dedi. Bunu yapana, çok miktarda deve ve altın vereceğini bildirdi. Ömer yerinden fırladı. (Bu işi, benden başkası yapamaz) dedi. Ömer’i alkışladılar. Ömer, kılıcını çekip önce kardeşinin evine gitti. Eniştesi Said ile kardeşi Fatıma, yeni gelen Taha suresini okuyorlardı. Ömer içeri girip bu hali görünce, eniştesini ve kardeşini dövmeye başladı. Fatıma,”Ya Ömer, başımızı kessen dönmeyiz” dedi. Ömer, ellerindeki kağıdı alıp Taha suresini okumaya başladı. Kur‘an-ı kerimin fesahati, belagatı ve manaları kalbini çok yumuşattı. (Hakikaten, ne kadar doğru) dedi. Bunu işiten Habbab, gizlendiği yerden çıkıp, Müjde ya Ömer, Resulullah, (Ya Rabbi, bu dini, Ebu Cehil ile veya Ömer ile kuvvetlendir) diye dua etmişti. Bu saadet sana nasip oldu dedi. Hazret-i Ömer hemen gidip Müslüman oldu. (Tirmizi)
1- Allah’ın lütfu ile:
Allahü teâlâ, bir kimsenin hidayetini, yani Müslüman olmasını dilemişse, o kimse, severek Müslüman olur. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah, kimi doğru yola iletmek isterse, onun kalbini İslam’a açar.) [Enam 125]
(Allah, dilediğini hidayete kavuşturur, dilediğini dalalette bırakır.) [İbrahim 4]
2- Kendi araştırması ile:
Bu yolla Müslüman olmuş çok kimse vardır. Hakkı, doğruyu bulmak gayreti ile, bütün dinleri inceler. İslamiyet’in güzelliğine hayran olup Müslüman olur. Allahü teâlâ, İslamiyet’i doğru olarak öğrenmek isteyene, bunu nasip edeceğini vaat buyurmuştur. Kuran-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Doğru yolu arayanları, saadete ulaştıran yollara kavuştururuz.) [Ankebut 69]
(Allah, kendine kavuşmak isteyenlere, kavuşturan yolu gösterir.) [Şura 13]
Doğru yolu aramayıp, nefslerine uyarak iman etmeyenleri, azıp can yakanları, Cehennemde sonsuz olarak yakacağını haber veriyor. İslamiyet’i işitmeyen çok kimse vardır ki, akl-ı selimleri olduğu için, bozulmuş, uydurulmuş dinlerin adamlarına aldanmamışlar, astronomide ve fen bilgilerinde ve bilhassa tıb ilminde gördükleri nizamlı olayların birbirlerine bağlantılarını düşünerek, yaratılışın sırlarını, bu hesaplı düzenin gerçeğini anlamak istemişlerdir. Fransız Kaptan Kusto bunlardan birisidir.
Allahü teâlânın, Ankebut suresinde vaat ettiği üzere, bunları iman etmeye sebep olan rehberlere, kitaplara kavuşturacağı, Ruhul-beyan tefsirinde de yazılıdır. Böyle mesut kimse anlar ki, her şeyi yaratan, bir Allah vardır. O, her şeyi görür, bilir, işitir. Her şeye gücü yeter. Gücü, kuvveti sonsuzdur. Her şeyi, zamanı gelince yok etmektedir. İnsanları tekrar dirilteceğini, hesaba çekeceğini, iman etmiş olanlara Cennette sonsuz nimetler vereceğini, imanı olmayanları, kâfirleri Cehennemde sonsuz yakacağını bildiriyor. Onun emirlerine uymaktan başka kurtuluş yolu yoktur.
3- Birisinin duasına kavuşmakla:
Birisinin duası ile Müslüman olmuş çok kimse vardır. Hazret-i Ömer bunlardan biridir. Hazret-i Hamza, imana gelince, Müslümanlar çok kuvvetlendi. Bu iş, kâfirlere güç geldi. Ebu Cehil, (Onu öldürmekten başka çare yok) dedi. Bunu yapana, çok miktarda deve ve altın vereceğini bildirdi. Ömer yerinden fırladı. (Bu işi, benden başkası yapamaz) dedi. Ömer’i alkışladılar. Ömer, kılıcını çekip önce kardeşinin evine gitti. Eniştesi Said ile kardeşi Fatıma, yeni gelen Taha suresini okuyorlardı. Ömer içeri girip bu hali görünce, eniştesini ve kardeşini dövmeye başladı. Fatıma,”Ya Ömer, başımızı kessen dönmeyiz” dedi. Ömer, ellerindeki kağıdı alıp Taha suresini okumaya başladı. Kur‘an-ı kerimin fesahati, belagatı ve manaları kalbini çok yumuşattı. (Hakikaten, ne kadar doğru) dedi. Bunu işiten Habbab, gizlendiği yerden çıkıp, Müjde ya Ömer, Resulullah, (Ya Rabbi, bu dini, Ebu Cehil ile veya Ömer ile kuvvetlendir) diye dua etmişti. Bu saadet sana nasip oldu dedi. Hazret-i Ömer hemen gidip Müslüman oldu. (Tirmizi)