Brahmanizm, kalıtım yolu ile geçen bir kast bölünmesine dayalı toplumsal bir inancı ihtiva eden Hint dinidir. Kast, imtiyaz bakımından yukarıdan aşağıya doğru kesin ölçülerle sınırlanmış toplumsal sınıfların her biridir. Hindistan’daki İslam âlimlerinden Mazher-i Can-ı Canan hazretleri buyuruyor ki:
(Brahmanizm İsa aleyhisselamın miladından asırlarca evvel Hindistan’da zuhur etmiş hakiki, ilahi bir din idi. Sonraları bozularak, kâfir oldular.) [m. 14]
Brahmanlar, prensip olarak bir yaratıcıya inanırlarsa da, Peygamberlere inanmazlar. Bâtıl inançlarına göre Brahma, en olgun ve hep sükut eden bir ilah olup, her şeyin aslıdır. Fakat bu ilah, diğer iki ilah vasıtası ile işlerini yapar. Bunlardan birisi Vişnu, diğeri Siva’dır.
Brahmanlara göre, Brahma, dünyayı ve her şeyi yaratandır. Bütün yaratma işlerini o yapar, alameti güneştir. Vişnu akıldır. Her şeyi koruyan, yani koruyucu bir ilahtır. İçinde bulunan zamana hükmeder. Alameti sudur. Siva ise, hayat ve ölüm tanrısıdır. İçinde bulunulan zamana ve istikbale hükmeder. Adalet ve intikam bunun işidir. Alameti ise, ateştir.
Brahmanlar, tanrıları Vişnu’nun semada yaşadığına inanırlar. Diğer tanrılar, Vişnu’ya yeryüzünde birtakım şeytanların türediğini, yeryüzünün asayiş ve intizamını bozduklarını ve bunların cezalandırılması için, yeryüzünde, insan şeklinde doğması lazım olduğunu söylerler.
Brahma inanışına göre, Vişnu şimdiye kadar dünyaya 9 defa muhtelif şekilde [insan, hayvan veya çiçek olarak] gelmiştir. Şimdi onun onuncu gelişi beklenmektedir. Vişnu’nun da dünyaya bir hayvan şeklinde gelebileceği hesaba katıldığından, hayvan öldürmek yasaktır. Onun için, fanatik Brahmanlar, asla et yemezler.
Brahmanların bir şubesi olan Mecusiler, ateşe, ineğe, timsaha taparlar, ölülerini gömmezler. Kulelerde saklayıp akbabalara yedirirler. Başka bir kısım olan Sihler’dir. Bir de Hinduistler vardır. Bunlar, aşağı tabaka halkın bütün hurafelerine inanırlar. Bu inanışın artık hiçbir kıymeti kalmamış, tamamen çığırından çıkmıştır.
Brahman inanışında putlar da vardır. Putların cinsi, manası, yenecek ve yenmeyecek şeyler, suçlar ve bunlara verilecek cezalar, Manava Dharine Şastra ismindeki kitaplarında yazılıdır.
Brahmanların dört sınıfı
İnsanları dört sınıfa ayırırlar:
1- Brahmanlar: Son derece nüfuzlu olup, sözlerine kimse karşı gelemez. Bunlar inanışın kutsal rahipleridir. Mukaddes Veda kitabını okumak ve diğer Brahma mensuplarına yol göstermekle görevlidir. Emirlerine kimse karşı gelemez. Herkes onlardan çekinir.
2- Savaşçılar: Bu sınıfa hükümdar, raca ve büyük devlet adamları girer. Bunlara Krişna denir.
3- Tüccarlar, ziraatçılar: Bunlara Vayansa denir.
4- Köylüler, işçiler ve hizmetçiler.
Bu dört sınıftan çıkarılanlara Parya adı verilir. Bunlar hayvan muamelesi görür. İnsan gibi yaşamak hakları yoktur. Diğer sınıflardaki insanlarla bütün ilişkileri kesilir.
Brahmanlar insanlara, Brahman rahiplerinin sözlerini dinlemek ve onlara her zaman itaat etmek, Manava kitabına göre hareket etmek, paryalarla hiç temas etmemek, hiçbir canlı varlığı öldürmemek gibi hususları telkin ederler. Hele inek Hindistan’ın en mukaddes hayvanıdır, insan olmayan bütün mahlukların sembolüdür. Onu öldürmek demek, bir Brahmanı öldürmek demektir ki affedilmez.
Ruh ve beden hakkında bilgi vermezler. Tenasühe, yani insan öldükten sonra ruhunun tekrar başka bir şekilde dünyaya geleceğine inanırlar. Yalnız insanı kutsal bir varlık olarak kabul ederler. Ancak kadınlara hiçbir hak tanımazlar.
Hindistan’da Ganj Nehri’ni mukaddes sayarlar. Bu nehirde yıkanmayı, bu nehrin suyunu içmeyi, ölülerini bu nehre atmayı kutsal vazife addederler.
(Brahmanizm İsa aleyhisselamın miladından asırlarca evvel Hindistan’da zuhur etmiş hakiki, ilahi bir din idi. Sonraları bozularak, kâfir oldular.) [m. 14]
Brahmanlar, prensip olarak bir yaratıcıya inanırlarsa da, Peygamberlere inanmazlar. Bâtıl inançlarına göre Brahma, en olgun ve hep sükut eden bir ilah olup, her şeyin aslıdır. Fakat bu ilah, diğer iki ilah vasıtası ile işlerini yapar. Bunlardan birisi Vişnu, diğeri Siva’dır.
Brahmanlara göre, Brahma, dünyayı ve her şeyi yaratandır. Bütün yaratma işlerini o yapar, alameti güneştir. Vişnu akıldır. Her şeyi koruyan, yani koruyucu bir ilahtır. İçinde bulunan zamana hükmeder. Alameti sudur. Siva ise, hayat ve ölüm tanrısıdır. İçinde bulunulan zamana ve istikbale hükmeder. Adalet ve intikam bunun işidir. Alameti ise, ateştir.
Brahmanlar, tanrıları Vişnu’nun semada yaşadığına inanırlar. Diğer tanrılar, Vişnu’ya yeryüzünde birtakım şeytanların türediğini, yeryüzünün asayiş ve intizamını bozduklarını ve bunların cezalandırılması için, yeryüzünde, insan şeklinde doğması lazım olduğunu söylerler.
Brahma inanışına göre, Vişnu şimdiye kadar dünyaya 9 defa muhtelif şekilde [insan, hayvan veya çiçek olarak] gelmiştir. Şimdi onun onuncu gelişi beklenmektedir. Vişnu’nun da dünyaya bir hayvan şeklinde gelebileceği hesaba katıldığından, hayvan öldürmek yasaktır. Onun için, fanatik Brahmanlar, asla et yemezler.
Brahmanların bir şubesi olan Mecusiler, ateşe, ineğe, timsaha taparlar, ölülerini gömmezler. Kulelerde saklayıp akbabalara yedirirler. Başka bir kısım olan Sihler’dir. Bir de Hinduistler vardır. Bunlar, aşağı tabaka halkın bütün hurafelerine inanırlar. Bu inanışın artık hiçbir kıymeti kalmamış, tamamen çığırından çıkmıştır.
Brahman inanışında putlar da vardır. Putların cinsi, manası, yenecek ve yenmeyecek şeyler, suçlar ve bunlara verilecek cezalar, Manava Dharine Şastra ismindeki kitaplarında yazılıdır.
Brahmanların dört sınıfı
İnsanları dört sınıfa ayırırlar:
1- Brahmanlar: Son derece nüfuzlu olup, sözlerine kimse karşı gelemez. Bunlar inanışın kutsal rahipleridir. Mukaddes Veda kitabını okumak ve diğer Brahma mensuplarına yol göstermekle görevlidir. Emirlerine kimse karşı gelemez. Herkes onlardan çekinir.
2- Savaşçılar: Bu sınıfa hükümdar, raca ve büyük devlet adamları girer. Bunlara Krişna denir.
3- Tüccarlar, ziraatçılar: Bunlara Vayansa denir.
4- Köylüler, işçiler ve hizmetçiler.
Bu dört sınıftan çıkarılanlara Parya adı verilir. Bunlar hayvan muamelesi görür. İnsan gibi yaşamak hakları yoktur. Diğer sınıflardaki insanlarla bütün ilişkileri kesilir.
Brahmanlar insanlara, Brahman rahiplerinin sözlerini dinlemek ve onlara her zaman itaat etmek, Manava kitabına göre hareket etmek, paryalarla hiç temas etmemek, hiçbir canlı varlığı öldürmemek gibi hususları telkin ederler. Hele inek Hindistan’ın en mukaddes hayvanıdır, insan olmayan bütün mahlukların sembolüdür. Onu öldürmek demek, bir Brahmanı öldürmek demektir ki affedilmez.
Ruh ve beden hakkında bilgi vermezler. Tenasühe, yani insan öldükten sonra ruhunun tekrar başka bir şekilde dünyaya geleceğine inanırlar. Yalnız insanı kutsal bir varlık olarak kabul ederler. Ancak kadınlara hiçbir hak tanımazlar.
Hindistan’da Ganj Nehri’ni mukaddes sayarlar. Bu nehirde yıkanmayı, bu nehrin suyunu içmeyi, ölülerini bu nehre atmayı kutsal vazife addederler.