Mirascıların Sorumluluğu Koruma1eg1xm7Mirascıların Sorumluluğu 28Mirascıların Sorumluluğu Koruma2ji6rm0

Join the forum, it's quick and easy

Mirascıların Sorumluluğu Koruma1eg1xm7Mirascıların Sorumluluğu 28Mirascıların Sorumluluğu Koruma2ji6rm0

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


    Mirascıların Sorumluluğu

    terapi
    terapi
    Site Kurucusu
     Site Kurucusu


    Kayıt tarihi : 27/03/10
    Yaş : 44
    Nerden : istanbul

    rep gücü
    başarı puanı başarı puanı:
    Mirascıların Sorumluluğu Imgleft5/5Mirascıların Sorumluluğu Emptybarbleue  (5/5)
    rep gücü:
    Mirascıların Sorumluluğu Imgleft5/5Mirascıların Sorumluluğu Emptybarbleue  (5/5)
    seviye:
    Mirascıların Sorumluluğu Imgleft5/5Mirascıların Sorumluluğu Emptybarbleue  (5/5)

    Mirascıların Sorumluluğu Empty Mirascıların Sorumluluğu

    Mesaj tarafından terapi Cuma Nis. 02, 2010 12:41 pm

    E: 2008/21-235 K: 2008/248 T: 12.03.2008

    Mirasçıların Sorumluluğu Sebepsiz Zenginleşme

    (506 SY m 68; BK m 63)

    Özet: Kural olarak mirasçılar ölenin tüm

    borlarından sorumludurlar. Mirasın kesin kazanı

    lmasıyla başlayan bu sorumluluk borcun

    işlemiş ve işleyecek faizlerini de kapsar. Mirasçı

    ların sorumluluğu yönünden borcun

    kaynağı da önemli değildir. Bu nedenle mirasçı

    lar ölenin sebepsiz zenginleşmeden do-

    ğan borçlarından da sorumludurlar.

    Haklı bir sebebe dayanmaksızın zenginleşen

    kimse kötüniyetli ise iade borcu zenginleşmenin

    tamamını kapsar. Zenginleşmeyi

    iade edeceğini bilen veya bilebilecek durumda

    olan kişi kötüniyetli zenginleşen konumundadı

    r.

    Taraşar arasındaki "İtirazın İptali" davasından dolayı yapılan yargılama

    sonunda; Aydın 1. İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen

    31.05.2006 gün ve 521-259 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından

    istenilmesi üzerine Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 07.06.2007 gün ve

    12740-9318 sayılı ilamı ile

    (...Davacı SSK davalılar murisi Adem‘e sağlığında eşi Fatma'dan dolayı

    ölüm aylığı bağlandığını Adem'in 29.05.1996 tarihinde yeniden evlenmesi

    nedeniyle eski eşi Fatma'dan bağlanan aylığının kesilmesi gerektiğini

    11.07.1997 tarihinde yeniden boşanmış ise de yeniden aylık talebinde

    bulunmadığını ileri sürerek 23.06.1996-24.12.2003 yersiz ödenen aylıklar

    ile ilgili icra takibine yönelik davalıların itirazlarının iptali ile %40 icra inkar

    tazminatının tahsilini istemiştir.

    Mahkeme ilamında belirttiği şekilde ölüm geliri ödemeleri terekeye dahil

    olmadığından isteğin reddine karar vermiştir.

    Davacılar murisine eşinden dolayı bağlanan ölüm aylığının 506 Sayılı

    Yasanın 68/V. maddesine göre yeniden evlenmesi halinde kesileceği uyuşmazlı

    k konusu değildir. Uyuşmazlık murisin yersiz olarak aldığı bu aylıkları

    n mirasçılardan talep edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

    Yargıtay Kararları 2545

    __________________________________________________ _

    (*) Gönderen: Ali GÜNEREN Yargıtay 21. Hukuk Dairesi Başkanı

    Davanın yasal dayanağını oluşturan Türk Medeni Kanunu’nun ölüm

    tarihinde yürürlükte bulunan 539. maddesine göre; mirasçılar miras bırakanı

    n borçlarından kişisel olarak sorumludurlar

    Medeni Kanun'un 545. maddesi uyarınca "müteveffanın vefatı anında

    terekenin borca müsteğrak olduğu şayi veya sabit olmuşsa miras reddedilmiş

    olur." Şayet mirasın açıldığı sırada terekenin pasiŞ aktiŞnden fazla ise

    tereke borca batık sayılır. Diğer yönden borca batıklığın tespiti dava yoluyla

    istenebileceği gibi açılmış bir davada itiraz olarak da ileri sürülebilir. Somut

    olayda davalıların bu nitelikte deŞleri bulunmamaktadır.

    Davacılar murisinin evlenme tarihinden boşandığı 11.07.1997 tarihine

    kadar yersiz aldığı aylıklar nedeniyle SSK'ya borçlu bulunduğu ve bu borcun

    terekeye dahil olduğu gözardı edilerek yazılı şekilde davanın reddine

    verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

    O halde davacı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul

    edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri

    çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki

    kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN: Davacı vekili

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde

    temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereğ

    i görüşüldü:

    Uyuşmazlık; sigortalı ilk eşin ölümü nedeniyle davalılar murisine

    bağlanan yeniden evlenmesine karşın alınmaya devam edilen ölüm aylı

    kları dolayısıyla oluşan Kurum zararının (alacağının) terekeye dahil olup

    olmadığı; diğer bir ifadeyle davalı mirasçıların mirasbırakanın sebepsiz

    zenginleşmesinden sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

    4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 599. maddesi uyarınca; "Mirasçı

    lar mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak kanun gereğince

    kazanırlar... mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar..."

    Kural olarak bir kimsenin ölümü ile mal varlığının bir bütün olarak

    mirasçılarına geçmesini ifade eden külli haleŞyet gereğince mirasbırakanı

    n kişisel özelliklerinin ağır bastığı düşünsel ve bedeni özellik ve yetenekleri

    gözönünde bulundurularak yapılmış borcun bizzat mirasbırakan

    tarafından yerine getirilmesi gereken şahsi edim borçları dışında malvarlığı

    ndan ifa durumunda olunan maddi edim borçları mirasçılara intikal

    eder.

    Mirasbırakanın borçları ölümünden önce yaptığı hukuki işlemlerden

    işlediği haksız Şillerden malvarlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşmeden

    ve ölüm anına kadar oluşan bir takım olgular nedeniyle doğ-

    rudan doğruya kanundan doğabilir.

    2546 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 82 • Sayı: 5 • Yıl 2008

    Mirasçıların sorumluluğu bakımından borcun kaynağı önemli değildir.

    Bu sorumluluk mirasın kesin olarak kazanılması ile başlar borcun

    esası ile sınırlı olmayıp işlemiş ve işleyecek faizlerini de kapsar.

    Takibe konu alacak mirasbırakanın sebepsiz zenginleşmesinden

    kaynaklanmakta olup ölümünden sonra mirasçılarına karşı ileri sürülmesinde

    yasaca bir engel bulunmamaktadır; mirasbırakanın malvarlığı-

    na ve terekesine dahildir.

    Sebepsiz zenginleşen kişi malvarlığında sebepsiz yere meydana gelen

    artışı iade ile yükümlüdür. İade yükümlülüğünün konusu ve kapsamı ise

    BK 63. maddede hükme bağlanmıştır. Bu maddeye göre; "Haksız olarak

    bir şeyi istifa eden kimse onun istirdadı zamanın da elinden çıkmış oldu-

    ğunu ispat ettiği miktar nisbetinde red ve iade ile mükellef değildir.

    Şu kadar ki kabız o şeyi suiniyet ile elden çıkarmış yahut onu elden

    çıkarır iken bilahare red ve iadeye mecbur olacağına vakif bulunmuş olursa

    red ve iadeye mecburdur."

    Görüldüğü gibi maddede iade borcu zenginleşen kişinin iyi veya kötüniyetli

    olmasına göre farklı şekilde ele alınmıştır.

    Haklı bir sebebe dayanmaksızın zenginleşen kimse kötüniyetli ise iade

    borcu zenginleşmenin tamamını kapsar. Diğer bir ifadeyle kötüniyet

    halinde iade borcu geri verme zamanındaki zenginleşme miktarıyla sınırlı

    değildir. Anılan maddeye göre sebepsiz zenginleşen kimse o şeyi kötüniyetle

    elden çıkarmış veya onu elden çıkarırken sonradan geri vermek

    zorunda kalacağını bilmek durumunda ise iadeyle yükümlüdür. Zenginleşmeyi

    iade edeceğini ve dolayısıyla zenginleşmenin haklı bir sebebe dayanmadığı

    nı bilen veya gerekli özeni gösterdiği takdirde bilebilecek durumda

    olan kişi kötüniyetli zenginleşen konumundadır.

    506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 68. maddesinin (I/A) bendinde;

    ölen sigortalının dul eşine ölüm aylığı bağlanacağı (V). bendinde

    ise; sigortalının dul eşinin yeniden evlenmesi halinde aylığının kesileceği

    aylığın kesilmesine yol açan evlenme son bulunca aylığın yeniden bağlanacağı

    hüküm altına alınmıştır. Mirasbırakan zenginleşmenin haklı bir

    sebebe dayanmadığını geri vermekle yükümlü olduğunu bilecek durumdadı

    r. Dolayısıyla iade borcu zenginleşmenin tamamını kapsamaktadır.

    Yukarıda belirtilen maddi ve yasal olgular dikkate alındığında Hukuk

    Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak

    gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu

    nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararı

    nın yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden

    dolayı HUMK’un 429. maddesi gereğince BOZULMASINA 12.03.2008

    gününde oyçokluğuyla karar verildi.

    Yargıtay Kararları 2547

      Forum Saati C.tesi Kas. 23, 2024 11:40 pm